Ben makyajımı silmeyi hiç sevmem. Eve gelir gelmez yatarım. Erken gelsem de silmem. Niye silicem ya yarın yine yapıcam derim içimden. Bir sürü arkadaşım dövmek istiyor beni bu nedenle biliyorum ama yapamıyorum. Ayrıca bir gün önceden kalmış makyajın çok daha güzel olduğuna inananlardanım. Makyajımı çıkarmam gerek biliyorum ama...
Bir süre once aşık olduğumu zannettim. Tabiki de gereksizin birine. Eşelemekten pek bir haz aldım ben de uzun zaman. Sonra durdum. Baktım. En çok bu huyumu severim ben. Durabilmeyi, olaylara içindeyken dışarıdan bakabilmeyi . Bunu yapana kadar hem kendi burnumdan getiririm hem de karşı tarafın. Yine getirdim. İkimizin burnundan getirdim. Zaten gereksizin biriydi ben de gereksiz hareketler yapıp güzel hayatıma gereksiz bir heyecan getirdim. On küsür yıllık arkadaşım Melis, beni çok iyi tanıdığı için bıraktı beni kendi halime. Ilk başta konuştu da konuştu sonra baktı hiç değişiklik yok o yine en güzelini yaptı. Biliyordu bir gün duracağımı. Artık acil aramalar yapıp onun hakkında bir şeyler anlatmayacağım günlerin geleceğini biliyordu. Zaten ben pek severim gereksizleri o da alıştı duruma. Bünyemiz alıştı gereksizlere. Geçen gün gereksizle karşılaştık bir mekanda kendisiyle selamlaştık 2 çift laf ettik. Ben zaten cevapsız kalan 1 milyonunca mesajımdan sonra kendisine özgürlüğünü vermiştim ama o akşam onu görüp bir kendime bir de ona baktığımda anladım ki zaten değmezmiş.
Ama biz kadınlar anlamıyoruz ilk başta. Pek azimle anlatmaya çalışıyoruz herkese o serserinin aslında hayatımızın aşkı olduğunu. Bize günlerce anlatsalar bile almıyor bu kas kafamız! Olmuyor arkadaşım olmuyor işte. Biz kadınlar en serseri en beş para etmez en bizi süründürecek erkeklere aşık olma konusunda inanılmaz bir başarı kaydediyoruz.
Ben de bir kadınım ve ben de bu konuda gayetttt başarılıyım. Acaba isviçreli bilimadamları bu konuyu neden hiç araştırmıyorlar. Nedennnn??? Çünkü ben çok sıkıldım artık. Saçma sapan adamların saçma sapan egolarının kurbanı olmaya. Çok mu açık yazdım. Gelmişim 30 yaşıma ne yalan söyleyeceğim artık. Bu nedenle bir süredir farklı şekilde düşünmeye çalışıyorum.
Aşkın,sevginin farklı yollarla beni yormasına izin veriyorum. Çünkü kadın olarak değersiz görülmekten sıkıldım. Hayatta bazı şeylere dayanma gücü olan ben bile artık bu erkekler konusunda dayanıksız hale geldim. O nedenle farklı hayaller kurmaya başladım artık. Evlenip,çocuk yapmak yerine, 35 yaşıma geldiğimde hangi yazlık beldeye, ya da yurtdışında nereye yerleşsem diye düşünür oldum. Nasıl daha çok insanın hayatına dokunabilirim diye düşünmeye başladım. 30 yaş sendromu der dediğinizi duyar gibiyim. (Belki de öyle bilemem ilk defa 30 oluyorum. Hem ilk defa hem de son defa.) Ama benim bir çocuğum bir kocam olmadığı için bu hayallerimi gerçekleştirme şansım var o nedenle 30 yaş sendromumun günümüzde biraz daha farklı olduğunu hissediyorum. Eskidenmiş sanırım o evlenip çocuk yapıp bir anda ev kadını olan kadınların yaşadıkları sendrom. Şimdi farklı farklı modelleri var. Teknoloji ile kadınlar da değişti tabi. Bu durumda çelik de değişmiş oluyor ki oralara hiç giremiyeceğim.
Kim ne derse desin benim en çok sevdiğim filmlerden biri Eat Pray Love (ye,dua et,sev) kendimi görüyordum filmin ilk 15 dk’da. Aslında güzel denilebilecek bir hayatın içinde mutsuz olan bir kadın. Ben Liz kadar şanslı değilim tabi bazı konularda. Dünyayı dolaşıp,olanları yazıp,para kazanıp bir de hayatımın aşkıyla tanışmadım ama umutluyum. Bunu yapabilmek bana çok uzak gelmemeye başladı. Her an bir haber verebilirim size. Ben dünyayı gezmeye gidiyorum diye. O zaman benim adıma çok sevinin tamam mı? Çünkü bu benim bir çocuk doğurmaktan* daha çok istediğim bir şey. Dünyayı gezebilmek. Sanırım bir çocuk yapacak kadar hazır hissetmediğim ya da tek başıma o çocuğun sorumluluğunu alamayacağımı düşündüğüm için. Tek başıma evet. Yukarıda okuduklarını anlamadın galiba. Bu saatten sonra benim aşkta pek bir şansım olmayacak belli. Kasmaya gerek yok diye demiştim ben : ) garip gelebilir size. Ama beni çok yakından tanıyanlar bilirler son senelerde başıma gelenleri. O nedenle aşk konusunda umutsuz olmak yerine bu saatten sonra hayat konusunda umutlu olacağım. Zaten blogu neden açtık, dramalardan kurtulduğumuz için. Artık bazı gerçeklerle barıştığım için.
Dramalardan uzaklaştığım için DamDam’ın taktığı ismiyle Bay Darkside’ a elveda ettik çoktan. Zaten değmezmiş ama onun arkadaşı bile söyleyince pek bir anlam kazandı durum.
Dün akşam camda sigara içerken baktım öylece uzaklara, son kez onu düşündüm. Gülümsedim. Makyajımı sildim. Ve huzurla uyudum.
Ruhuna el fatiha cicim.
*Doğurmasam da benimle aynı ismi taşıyan bir manevi kızım var. Kendisi bile bilmiyor ama hatırlatsın diye beni sana, gözleri pek andırmasa da ismimi verdin küçük kızına. http://fizy.com/#s/1vk826
zerae
zerae
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder