13 Eylül 2011 Salı

Saat kaç oldu?



Sabah 8'de yeğenimin çığlıklarıyla uyandım.
Abim ağzıma bir parmak kahve çaldı.
Gülümsedim.

Sabah kahvesi.
Ofiste yine sessizlik.
Bilgisayar açıldı, tüm bakılması gereken sitelere bakıldı.
Afyon halen patlamadı.

Spor ayakkabılarımı giydim bugün lacivert taytımla.
Hızlı hızlı yürüdüm.
Toplantı var diye.
Sonra ertlendi toplantı.
Afyon halen patlamadı.
Saat oldu 10:59

Bedenim yorgun.
Uykusuzluk kötü.
Çalışmaya alışamadım.
Dört buçuk ay kolay mı uyumak sere serpe.
Küfrediyorsunuz biliyorum bunları okurken.
Ediniz.
Hakkınız.
Ama şimdi ben de ediyorum.
Mutsuz değilim.
Sadece farkındayım artık.

Ne zormuş çocuk bakmak.
Abim gibi baba lazım herkese.
Yoksa kadın için eziyet.
Açık ve net.
Ne zormuş çocuk bakmak.
Hele benim gibiysen.

Saat oldu 12:00
Yeni patladı afyonum.
Beynim şimdi çalışıyor.
Günaydın.

Biraz once yangın çıktı önümüzdeki apartımanlarda.
İtfaiyeler, ambulanslar geçiyor.
Sirenlerini çala çala
Sireni hiç sevmem.
Kötü anıları canlandırıyor.

Toplantı başladı bitti.
Saat oldu 15:54

Acaba yangında biri öldü mü?
Halen ötüyor sirenler.

Ikinci toplantı da bitti.
Bir bütçe daha yaptım.
Gülümsedim.

Saat oldu 17:06
Ihlamur içiyorum şimdi.
Fonda Nouvelle Vague.
Master and servant, dancing with myself, too drunk to f*ck!
  
Saat oldu 18:10
Bir küçük toplantı daha.


Telefonda da akşam planları.
Akşam bir sürü insan görüceğim.
Biliyorum.
Sosyalleşmek iyidir.
Ihtiyacım vardı eski yüzleri görmeye.

Galiba şiir yazamıyorum diye bu şekilde yazmak.
Kötü mü oldu acaba?

Geçen gün biri dedi;  “Kadınlar cümlelere daha önem veriyor, eğlemlerden daha çok “
Bence haklı.
Kadınlar cümlelere takıktır.

Şunu post edeyim blog’a da
Birazdan çıkıcağım. 
Saat oldu 19:00

Söz verdim dağıtmayacağım akşam.
Çıkmayacağın tepelere mepelere.
Aklım başımda olacak.


Ertesi Sabah Editi: Hiç dağıtmadım,
Tepelere mepelere çıkmadım,
Sesim kısık değil,
gözlerim şiş de değil,
makyajım dünden kalmadı ve 
şu an uyumak
için dünyaları vermezdim. 
İNANIRSAN!!!!

 zerae



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder