21 Eylül 2011 Çarşamba

Dürüstlük (çektir git)




Ne zaman işe yarar?

2 gündür düşündüğüm şeylerden biri de bu. Bazen bilmemek daha mı iyi acaba? Nedenini bilmemek bitişlerin ya da yeni başlangıçların.
Türlü cevaplarım var hayatta ama bu konuda bir cevabım yok. Kötü tecrübeyle anladım.

Sessiz kaldım bu konuda.
Taze diye her şey sanırım.

Kadın istediği kadar güçlü olsa da beklenmeyen dürüstlüklerle yıkılabilyor olduğu yere. Kımıldamayacak hale gelebiliyor. Bir onceki akşam sertim,taşım,dağım öyle kuvvetliyim derken ertesi gün iki kelimeyle yataklara düşebiliyorum.

Seni seviyorum gibi, ben gidiyorum da var bu dünyada.
Bu gerçeklik içinde en acısı da var en tatlısı da.

Saatler once bir eski dostum aradı. Tesadüfen. Bilmeden hiçbir şeyi.
Daha once tüm sevdiklerime yaptığım gibi çaktırmadın üzüntümü,
super muhteşem,şen şakrak sesimle konuştum. Bilmesin diye hissettiklerimi söylemedim. Hep güzellikleri anlattım hayatımdaki. Konuştuk ondan da biraz sonra kapattık telefonu.

Durdum.

Bir duşa girdim iyi gelecek düşüncesiyle (daha once hiç iyi gelmediğini bile bile,tekrar denedim şansımı) çıktığımda aldım elime telefonu aradım anlattım kırıklığımı. Dramaları bırakmıştım ama ben diyerek ağlarken buldum kendimi telefonda.

Çok netti cevabı. Bazen dramalar seni bırakmaz dedi. Istediğin kadar ellerinden kurtulmak iste olmuyor bazen.

Sustum. Yaşlarımı sildim son günlerde olduğu gibi elimin tersiyle.
Neden bana söylemedin ilk konuştuğumuz zaman diye sordu ansızın biraz kızgın biraz meraklı olarak.

“Seni üzecek kadar dürüst olamadım” dedim.




zerae


19 Eylül 2011 Pazartesi

Iyi geceler sevgilim


Şarkılar vardır bazen hiç beklenmedik anda çalan. Her şeyin bittiği anda çalan bir parça bizimkisi. 

Taksici abiye kapat dedi. En boktan zamanda ben kollarında ağlarken çaldı “Ayrılık” şarkısı. Bana gitmek için en doğru zaman derken.

El eleydik. 3 blush sonrası en romantik zamanlar sonrası yine. Bir sonken bir başlangıçtı belki.

Kelimelerim var benim sadece. Sarkastik eski sevgilimle. Ona ilk defa sevgilim dedim ve belki de son defa. Ne garip ne romantik ne saçma.

Ağladım aylar sonra.
Kollarında.

Kafam karışık,ruhum karışık,her şey karışık.
Biri görmek lazım sizi derken,biz bitirdik.

Gel dedim,gelmedi.
Kal dedim,kalmadı.
Bana gitmek için en doğru zaman dedi.
Ben onu öperken,kollarında ağlarken.

Hata ya da kabahat yok.
Sadece ve her zaman olduğu gibi yanlış zamanlama var.
Ben uyumalıyım kirpiklerimde yaşlarla.
Yoksa daha çok ağlayacağım.
Sevmişim,farkına varmadan.
Sevmişim,kollarında ağlarken.
Bitmişiz aslında.
Farkında değilmişiz.

Sadece öptüm.
Iyi geceler sevgilim.


13 Eylül 2011 Salı

Saat kaç oldu?



Sabah 8'de yeğenimin çığlıklarıyla uyandım.
Abim ağzıma bir parmak kahve çaldı.
Gülümsedim.

Sabah kahvesi.
Ofiste yine sessizlik.
Bilgisayar açıldı, tüm bakılması gereken sitelere bakıldı.
Afyon halen patlamadı.

Spor ayakkabılarımı giydim bugün lacivert taytımla.
Hızlı hızlı yürüdüm.
Toplantı var diye.
Sonra ertlendi toplantı.
Afyon halen patlamadı.
Saat oldu 10:59

Bedenim yorgun.
Uykusuzluk kötü.
Çalışmaya alışamadım.
Dört buçuk ay kolay mı uyumak sere serpe.
Küfrediyorsunuz biliyorum bunları okurken.
Ediniz.
Hakkınız.
Ama şimdi ben de ediyorum.
Mutsuz değilim.
Sadece farkındayım artık.

Ne zormuş çocuk bakmak.
Abim gibi baba lazım herkese.
Yoksa kadın için eziyet.
Açık ve net.
Ne zormuş çocuk bakmak.
Hele benim gibiysen.

Saat oldu 12:00
Yeni patladı afyonum.
Beynim şimdi çalışıyor.
Günaydın.

Biraz once yangın çıktı önümüzdeki apartımanlarda.
İtfaiyeler, ambulanslar geçiyor.
Sirenlerini çala çala
Sireni hiç sevmem.
Kötü anıları canlandırıyor.

Toplantı başladı bitti.
Saat oldu 15:54

Acaba yangında biri öldü mü?
Halen ötüyor sirenler.

Ikinci toplantı da bitti.
Bir bütçe daha yaptım.
Gülümsedim.

Saat oldu 17:06
Ihlamur içiyorum şimdi.
Fonda Nouvelle Vague.
Master and servant, dancing with myself, too drunk to f*ck!
  
Saat oldu 18:10
Bir küçük toplantı daha.


Telefonda da akşam planları.
Akşam bir sürü insan görüceğim.
Biliyorum.
Sosyalleşmek iyidir.
Ihtiyacım vardı eski yüzleri görmeye.

Galiba şiir yazamıyorum diye bu şekilde yazmak.
Kötü mü oldu acaba?

Geçen gün biri dedi;  “Kadınlar cümlelere daha önem veriyor, eğlemlerden daha çok “
Bence haklı.
Kadınlar cümlelere takıktır.

Şunu post edeyim blog’a da
Birazdan çıkıcağım. 
Saat oldu 19:00

Söz verdim dağıtmayacağım akşam.
Çıkmayacağın tepelere mepelere.
Aklım başımda olacak.


Ertesi Sabah Editi: Hiç dağıtmadım,
Tepelere mepelere çıkmadım,
Sesim kısık değil,
gözlerim şiş de değil,
makyajım dünden kalmadı ve 
şu an uyumak
için dünyaları vermezdim. 
İNANIRSAN!!!!

 zerae



6 Eylül 2011 Salı

Yaşasın Karma



Evet bugünkü yayınımıza yeni ofisimden gerçekleştiriyorum.
Siz 9 günlük tatil sendromunu yaşarken ben ise dört buçuk aydır tatil,dinlenme,kendini tanıma,sindirme,barışma ve eğlenme dönemini bugün bitirdim. Ve şuanda hissettiklerimi anlatabilmem zor aslında.
Bir yanım sabah erken kalkıp işe gitmeyi özlemiş olsa da diğer yanım ise halen yatakya 12’ye kadar maymunluk edip aylak aylak tv seyretmenin keyfini sürmek istiyor. Hangisi melek yanım ben bile bilmiyorum.
Dört buçuk  aydır cebimde birikmiş olan parayı yediğim için artık düzenli para kazanmam gereken bir işe girmem gerekiyordu. Işte zaten bu gereklilik bile insanı delirtebiliyor.

Son geçirdiğim,bu dönemde her şeyi (nerdeyse) keyfimce yaşadım. Tatillere gittim,denizlere girdim, istediğim zaman uyandım,ne istiyorsam onu yaptım ve ne istemiyorsan onu yapmadım. Ama son nokta aslında şahaneydi. Evet ilk yazımda yazdığım gibi 25 nisanda boşanmıştım ama gerçekten bu son tatilim benim için kutlama niteliğindeydi. Sevgili ev arkdaşım Pie ile bayramda ne yapalım diye konuşurken ilk once Ayvalık semalarına bir gezi yapalım dedik. Sonrasında Asoss’a giden arkadaşlarımıza takılıp oraları talan etmek geldi içimizden. Daha sonra durduk ve bu bayramda evde oturalım güzel güzel dedik. En kötü adalara falan gider denize gireriz dedik. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve iyiki de uymadı.


Hayatımın en güzel tatillerinden birini yaşadım. Alaçatı-Çeşme’yi,Pie ile geçen 5 günü ve bu 5 gün peşimizi bırakmayan şansımızı unutmam mümkün değil. GNR t-shirtüm sayesinde bedava biletten tutunda, mükemmel bir otelde kalabilme şansımıza, bulduğumuz uçak biletlerin ucuzluğuna, sevgili festival çalışanı Umut’un yardımlarını, bizi usanmadan ordan oraya taşıyan ulaşımımızı sağlayan insanları unutamam.


En son çalıştığım zaman tanıdığım bir sürü insanla tekrar biraraya geldim. İşte o zaman Karma'ya tekrar inandım. O kadar çok hakkım yendi ki o kadar çok üzüldümki son 1 yılda. Ama o zamanlardan tanıdğım insanların pozitif enerjileri ile muhteşem bir tatil geçirdim. Hepsine kendimi sevdirmeyi başarmışım, hepsi gerçekten beni anlamış. Hepsi ile dertleştiğimde benim görmediğim şeyleri bile görmüşler ve farkındaymış zaten hepsi. Işte böyle zamanlarda ne kadar üzülmüş olursam olayım beni üzen insanların varlıklarına şükredebiliyorum. Çünkü bu insanların kalbini sevgisini kazanmış olmam benim için büyük mutluluk.
 Hem de ne büyük. Bu nedenlerle tekrardan insanlara güvenebiliyorum. Bu nedenlerle tekrar çiçek açabiliyorum.

 
Bu muhteşem insanların sayesinde yeni bir sürü insanla tanışıp gönlümce eğlendim. Şimdi bunları yeni masamda yazıyorum.

Dört buçuk ay sonra işe geri döndüm. Ofis ortamına.

Iyiyim,mutluyum ve ne güzelim.

                                                                                       zerae